Makaleler

Türkiye, orman varlığı açısından zengin sayılabilecek ülkeler arasında yer almakla ve Anaysasına dahi ormanı korumak için hükümler koyan sayılı ülkeler arasındadır.

Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 169. maddesi, ormanların korunması konusunda oldukça net ve katı düzenlemeler içermektedir:

“Devlet, ormanların korunması ve sahalarının genişletilmesi için gerekli kanunları koyar ve tedbirleri alır. Ormanlara zarar verebilecek hiçbir faaliyet ve eyleme izin verilemez. Yanan orman alanları, tekrar ormanlaştırılır; bu alanlar başka bir amaçla kullanılamaz.”

Anayasa aynı zamanda, ormanlara zarar verenlerin affedilmesini yasaklar, suçların zaman aşımına uğramayacağını hükme bağlar. Bu derece keskin hükümler, ormanın anayasal düzeyde dokunulmaz kılındığını gösterir.

6831 sayılı Orman Kanunu da ormanların korunması, geliştirilmesi ve yangınlara karşı önlem alınması bakımından çeşitli hükümler içerir. Örneğin:

- Madde 69: Orman yangınlarıyla mücadelede görev alacak kurum ve kişilerin sorumluluklarını düzenler.

- Madde 76: Orman suçlarının kovuşturulması konusunda özel hükümler içerir.

- Madde 74: Ormanlara izinsiz girme, ateş yakma, piknik yapma gibi faaliyetleri sınırlar ve yaptırıma bağlar.

Keza bir çok idari davada örnek sayılabilecek danıştay kararları vardır. Bu kararlar orman olarak Kabul edilen vatan topraklarının 1 m2 sinin bile orman sınırı dışına çıkartılamayacağına ilişkindir.

- Danıştay 6. Dairesi, 2017/3555 E. 2020/2602 K. sayılı kararında, orman vasfını yitiren bir alanın imara açılmasına yönelik belediye kararını iptal etmiştir.

- Danıştay 8. Dairesi, 2018/2033 E. 2021/978 K. sayılı kararında, yanan orman alanının turistik tesis yapılmak üzere tahsisine ilişkin işlemi kamu yararına ve Anayasa m.169’a aykırı bularak iptal etmiştir.

Bu kararlar, yargı denetiminin ormanların korunması konusunda etkili bir fren mekanizması olabileceğini gösterse de, idarenin direnci ve siyasi irade eksikliği, yargı kararlarının uygulanmasını zaman zaman sekteye uğratmaktadır.

Yasal olarak bu denli katı düzenlemelerle koruma altına alınan ormanlarımız neden iş fiili uygulamalara geldiğinde yangınlarla yok olmaktadır.

Orman yangınları neticesinde yitirilen ağaçlar hayvanlar son olarak Eskişehir’de kaybettiğimiz orman işçilerimiz ülkece kalbimizi kanatmaktadır. 

 Yaz aylarında artan orman yangınlarıyla her yıl büyük alanlarını ve canlı yaşamını kaybetmektedir. Oysa Türkiye Cumhuriyeti Anayasası ve 6831 sayılı Orman Kanunu gibi yasal düzenlemeler, ormanların korunması için son derece katı ve açık hükümler içermektedir. Bu çelişki, yalnızca bir uygulama sorunu mudur, yoksa daha derin bir yapısal zafiyetin göstergesi midir?

Orman yangınlarının nedenleri çoğu zaman “doğal afet” parantezine alınarak tartışma dışı bırakılmak istenir. Oysa istatistikler göstermektedir ki Türkiye’de çıkan orman yangınlarının %90’ından fazlası insan kaynaklıdır. Bunların arasında:

- Tarım alanı açmak amacıyla kasten çıkarılan yangınlar,

- Bilinçsiz anız yakma,

- Orman içinde izinsiz piknik ve ateş yakma,

- Elektrik iletim hatlarından kaynaklı teknik arızalar,

- Özellikle yazlık bölgelerde yapılaşmaya açmak için çıkarılan rant amaçlı yangınlar bulunmaktadır.

Orman yangınlarına karşı çözüm üretilememesinin birkaç temel nedeni bulunmaktadır:

  1. Kurumsal Koordinasyonsuzluk: Yangınla mücadele birçok kurum arasında dağılmıştır ve koordinasyon eksikliği vardır.
  2. Teknolojik Donanım Eksikliği: Yangın söndürme araçlarının yetersizliği zamanında müdahaleyi engellemektedir.
  3. Denetim Eksikliği: Yasal olarak yasaklanmış faaliyetlerin fiilen denetlenememesi, uygulamada boşluk yaratmaktadır.
  4. Yanan alanların fiilen başka amaçla kullanımı: Anayasaya aykırı biçimde bazı yanan alanlar imara açılmakta veya farklı kullanım alanlarına çevrilmektedir.

Türkiye’de ormanların korunması için hem anayasal hem yasal düzeyde çok güçlü bir normatif çerçeve bulunmaktadır. Ancak bu çerçevenin etkinliği, uygulamadaki irade, denetim mekanizmaları ve kamuoyu duyarlılığıyla doğrudan ilişkilidir. Kağıt üstünde korunan ormanlar, fiiliyatta rant, ihmal, denetimsizlik ve siyasi iradesizlik nedeniyle yanmaya devam etmektedir.

Oysa ki orman, yalnızca bir ağaç topluluğu değil; suyun, oksijenin, yaban hayatının ve geleceğimizin garantisidir. Bizim gibi hukuku olan ama uygulanmayan bir ülke, ormanları için yalnızca ağıt yakar.

MAKALELER